Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) – Emeklilere 2025 yılında 15.75 artırım verilmesinin akabinde Keşanlı emeklilerle emeklilerin durumlarını konuştuk.

Yapılan son artırımların geçinmeye yetmediğini belirten emekiler, “Verilen artırımlar bizleri geçinemeyecek hale getirdi” dedi.

İşte emeklilerle yapılan röportajlar…

Aynı vakitte emekli öğretmen olan Tüm Emekliler Sendikası Keşan Temsilcisi Ahmet Erkan, emeklinin durumunu anlatmanın sahiden sıkıntı olduğunu söyledi.

“Emekli olduktan sonra biz hakikaten bu hayatın içinde aldığımız maaşlarla sefaleti yaşıyoruz” diyen Erkan, “Çeşitli iş kollarında 30-35 yıl 25 yıl hizmet eden emekliler nitekim çok sıkıntı durumda Ben şunu söylemek istiyorum. Şu anda Türkiye Bütçesinin 12 katrilyon 800 milyar olduğu bir devirde maalesef bu büyük bütçenin içinden ayrılan hisse devede kulak bile değil. Sahiden bu ülkede yıllarca, prim ödeyerek ve hayaller kurarak, emekli olduktan sonra hoş bir ömür süreceğini zanneden emekliler hayal kırıklığı içindeler. Bu hayal kırıklığını ortadan kaldırabilmek için çok örgütsüzler. Bu örgütsüzlüğün içinden bizim üzere sendikalar hassas arkadaşlar çıkarak biz de şu anda Keşan’da ve çeşitli vilayetlerde Tüm Emeklilerin Sendikasını kurduk. Bütçeden bize ayrılan sefalet, yoksulluk fiyatlarına karşı birbirimizi el yordamıyla bularak istekli arkadaşlarla sendikamızı kurduk. Keşan’da örgütlenme gayretine başladık. Oldukça de yol aldık. Kısa mühlet içinde Türkiye’de emeklilerin olduğunu, gerek yönetenlere karşı, sokaklarda gücümüzü göstermeye başladık. Kâfi mi yetmez, zira 16.5 milyon emekli var” diye konuştu.

Ahmet Erkan, bu bahislerdeki hukukî uğraşları sürdürdüklerini belirtti.

Birleşik Emekliler Sendikası Keşan Şube Başkanı Yılmaz Dalkıran:

“Emekli artırımları bizi düzgünce açlığa itti. Şikayetçiyiz, geçinemiyoruz. Bizim sesimizi ne hükümet duyuyor. Lütfen bizim sesimizi duyuyor,lütfen bizim sesimizi duyun. Bize sahip çıkın. Yapılan 15.75 artırım bize yetersiz değil. Bu artırım bize lakin kuru ekmek alır. Ekmek yeriz. Bayram günü torunlarımız geldiği vakit onlara ne harçlık verebiliriz ne de armağan alabiliriz. Emeklileri dinleyen yok. Lütfen bizim sesimizi duyun. Sürünüyoruz ve açız. Türkiye’de 16.5 miyon emekli var ancak maalesef kendileri için bir ortaya gelemiyorlar. Aslında sorun oradan başlıyor. Emeklilerimiz çok vurdumduymaz, ben diyorum hepsi halinden mutlu. Ancak hepsi de aç.”

Emekli Hemşire Alev Kolbaş ise; “:alışma açısından bakılınca emeklilik hoş lakin meskende oturmak hoş, fakat iş ve maaşa geldiği vakit maalesef birebir şeyleri söyleyemeyeceğim” dedi. Çalışırken birtakım şeylerin farkında olmadıklarını fakat emekli olunca bir çok şeyin farkına varmaya başladıkalrını belirten Kolbaş, “Ben emekli sandığı emeklisiyim. Başka emekli arkadaşlarımdan bir tık daha üstte bir maaş alıyorum, ancak bu maaş bile tek başıma olmama karşın, bana yetmiyor. Eşim başka çalışıyor, bir tane evladım var. Onu da esasen evlendirdik. O kendi hayatını idame ettiriyor. Buna karşın, biz aldığımız buj maaşla bu ülkede maalesef ki huzur rahatlığıyla huruz ve refah içerisinde yaşayamıyoruz. Maaşımızı yalnızca bankaya yattığı an görebiliyoruz. Sabah kalktığın vakit o maaştan bile bir kuruş bile kalmıyor. Bir ay boyunca biz, kredi kartlarıyla bir biçimde hayatımızı idame ettirmeye çalışıyoruz. Bu da farklı bir külfet aslında. Sonuçta o kredi kartına da bir para ödemek zorundayız. Ne yazık ki hayatımız içler acısı bir halde. Ben emekliler sendikasına üye olalı 6-7 ay oldu. Bu sendikanın içerisinde girdiğim vakit, katıldığım aksiyonlarda gördüm ki sahiden bu ülke yaşayanlar artık örgütlenmek zorunda. Örgütlenmeden hiçbir şey yapamayacağız” diye konuştu.

Kolbaş, geçen gün karnabahar almak için manava gittiğini de belirterek şunları kaydetti:

“Manava gittim, manavdan bir tane karnabahar aldım. Kış ayındayız, kış ayının mevsiminde sebzelerin daha uygun fiyatla olması gerekiyor. O denli biliyoruz, çocukluğumuz bu türlü geçti. Meğer iki kişinin doyacağı bir karnabahara 130 TL verdim. Paraya hiç bir vakit paha vermem, fakat o karnabahara verdiğim 130 TL içime bu türlü evlat acısı üzere çöktü. Buzdolabımın orta rafını baştan sona boşaltım. Kıyamadım o karnaharı tencereye koyup yemeğe. Karnabahar lafı açıldığında arkadaşlarım bu muhabbeti konuşuyorlar.”

Birleşik Emekliler Sendikası Keşan Şubesi Disiplin Kurulu üyesi Ersin Güngörmez:

“Bu maaş artırımını kıymetlendiremiyoruz. Verdikleri para 2bin 300 üzere bir fazlalık.Çay olmuş 10 TL, tüp olmuş 1.000 TL, mesken kiraları olmuş 15 bin-20 bin TL, bu parayı biz nereye harcayacağız, nerelere yetiştireceğiz, onu düşünüyoruz. Verdikleri 2 bin 200 TL nasıl böleceğiz. Hangi taraflara harcayacağız. Büyükşehirlerde tıpkı aileden 4-5 kişi çalışıp birebir yere parayı koyabiliyorlarsa onlar da birebir bizim üzere geçinmeye çalışıyorlar. Kiralar yoksa konutlar kendilerininse bir biçimde geçinme yoluna gidiyorlar. Tahminen de bizden daha âlâ yaşıyorlar. Biz tek maaş, hanım, kayınvalidemiz 3 bireyiz meskende aldığımız para lakin meskenin masraflarına yetiyor yahut bazen yetmiyor. Ayı çıkaramıyoruz.Şu an daha artırımlı maaşı almadık. Daha cebimize girmedi, bütün her şeye gelen artırımla o alacağımız, 2 bin 2.300 TL üzere parayı şu an götürdü. Daha çok içeri giriyoruz. Nasıl yetiştirelim, nasıl yapalım.”

Emekli Gazeteci Derya Aktan:

“Emekli gazeteciyim. Emekli olalı 10 yıl oluyor. Lakin meskende oturduğumu hiç hatırlamıyorum. Kök maaşı hiç artmayanlar sınıfındanım. Bağkur emeklisiyim. Daima çalışmak zorundayım.Çünkü geçinemiyorum, benim yıllardır yaptığım tatil yalnızca memleketime gidip aile büyüklerimi ziyaret etmek ya da onların yanlarında kalmak uzunca bir mühlet. Onun dışında ben tatile gittiğimi hatırlamıyorum. Bu maaşlarla gittiğimiz yer kendi konutumuzun bodrumu sanıyorum. Pazara manava zati çıkamıyoruz. Kitap okumayı çok severim. Kitap bile alamıyoruz. Geçen gün köy yumurtası aldım. Tanesi 6.5 lira idi. Bir gün sonra almaya gittim 7 Lira olmuş, bu nasıl sürat. Bu sürate nasıl yetieşeceğiz. Resmen bunu anlayamıyorum. Kızdığım bir husus var, bu sokağa çıkma konusunda insanların reaksiyonsuz olmaları ben de bu sendikaya üye olalı. Meydanlarda yalnızca aşikâr başlı insanları görüyoruz. Kimsenin mi kederi yok, herkesin mi hayatı çok uygun. Öbürleri için sokağa çıkıyoruz. Onların da toplanıp sokağa çıkması lazım. Kardeşim gitmeyin alışveriş yapmayın. Bu marketlerdeki artışlar dursun, alın tencerenizi, tavanızı sokağa çıkın. Bizimle birlikte yürüyün. Daima birlikte ses olalım. Ben de örgütlenmemiz gerektiğine inanıyorum. Geçinemiyoruz, nitekim geçinemiyoruz. Daima birlikte örgütlenerek, daima birlikte yürüyerek, daima birlikte ses çıkararak bununla baş edeceğimize inanıyorum. Yıllarca çalışmama karşın bir mesken sahibi olamadım. Şu anda oturduğum meskenin kirası 10 bin TL. Devletin bize verdiği artırım % 15.75. Seneye konutumun kirası % 65 artacak. Ben bir sene boyunca kara kara düşünüyorum ki ben bu mesken kirasını nasıl öderim. Ya diyorum gideceğim huzur meskenine. Orada da fiyatlar çok yükselmiş. Ya gideceğim annemle birlikte yaşayacağım. Ya da kızımın yanına gideceğim. Lakin bu tahlil değil ki? Ne kızımın yanına gitmem gerekiyor. Ne annemin yanına gitmem gerekiyor. İnsanca yaşamak için barınmaya gereksinimim var. Ya bunu nasıl göremiyorlar, ben bunu anlayamıyorum. Ya da bu nasıl bir matematik, bu nasıl bir alay etme. İnsanca yaşamak istiyoruz.”

Emekli Yusuf Güdücü de, emeklinin genel bütçeden ulusal gelirden hisse alıp almadığına bakmanın daha gerçek olacağını söyledi.

“Milli gelirden hissemizi verselerdi nispeten daha âlâ olabilme imkanı vardı” diyen Güdücü, “Gelen artırımlarla genel hiçbir gereksinimimiz karşılanmıyor. 12 bin 500 TL alan artırımlarla lakin mesken kirasını karşılıyor. Bir çok arkadaşımızın konut kiralarına yetişmesi mümkün değil. Keşan’da konut kiraları 10ila 15 bin ortasında değişiyor. Evvelden dedeler babalar çocuklarına katkı yapardı maaşlarından. Artık bir emekli çoluk çocuğundan katkı istiyor. Hele o artırımlar cebe bir gelsin. Bizim şu an elimizde aslında paramız yok. Gelen artırımlarla bakalım ne yapacağız. Bizim elimize ne kalacak onu düşünelim. Allah bütün emeklilerimize Allah kolaylık versin” diye konuştu.

“Aldığımız yüzde 15.75 artırımdan mutlu değiliz” diyen bir diğer emekli Işık Kaleli de, “Bu parayla geçinemeyiz. Meskenim kirada olsa 15 bin TL kira, nasılş geçineceğiz. Bir ekmek alamazsın, düzgün ki meskenim kirada değil. Hani bunun elektriği, doğalgazı, telefonu, suyu, bu parayla geçinilebilir mi? 25 Bin TL’de olsa geçinemeyiz. Emeklinin durumu perişan, güzel gitmiyoruz. 16.5 milyon emekli bir ortaya gelebilse bu iktidarı anında deviririz. Diğer türlü olmaz. 16.5 milyon kişi bir ortaya gelsin” diyerek yaşadıkları külfetleri anlattı.