Arabesk müzik türü değil, kitlesel bir olay! Arabeske ilgi nereden?
İSTANBUL (İGFA) – Arabesk müziğin en kıymetli isimlerinden Ferdi Tayfur’un vefatının akabinde arabesk konusunu kıymetlendiren ‘Arabesk’ kitabının muharriri Prof. Dr. Nazife Güngör, periyodunda birinci sefer bir müzik formunun kitlesel seviyede ilgi gördüğünü ve Ferdi Baba, Orhan Baba, Müslim Baba’yı halkın sevdiğini söyledi.
Ferdi Tayfur’u halkın sahiplendiğini ve hiç vazgeçmediğini de anlatan Prof. Dr. Nazife Güngör, “Çünkü O daima onlarla kalmayı başardı. Ne hayat biçimini ne de müzik formunu hiç değiştirmedi, değiştirmeye de çalışmadı. Hasebiyle da kitlelerin sevgisini hiç yitirmedi.” dedi.
Arabeskin, bir müzik tipi olmaktan çok kitlesel bir olay olduğunu kaydeden Prof. Dr. Güngör, “Bir kitle kültürü ya da bugünkü ismiyle bir tanınan kültürel tiptir. Orada müzik sanatının incelikleri, notalar, enstrümanlar, söyleniş şekli çok da değerli değil, değerli olan şey sanatkarın kim olduğu, hangi hayat şartlarından geldiği, nasıl yaşadığı ve ne söylediğidir.” dedi.
HALKIN SESİ OLABİLMİŞTİ FERDİ TAYFUR…
Sanatçının hayat usulünün da kıymetli olduğunu ve Ferdi Tayfur’un tam da burada hayran kitlesiyle bütünleştiğini lisana getiren Prof. Dr. Nazife Güngör, şunları kaydetti:
“Gecekondulular sevmişti Ferdi’yi. Onu kendilerinden biri üzere görüyorlardı zira. O da aslında müziklerine kendi hayat gayretini yansıtıyordu. Dinleyicisiyle empati kurmak, onları anlamak, onlara ulaşabilmek hiç güç değildi Ferdi için. O da kırdan, yoksulluktan çıkıp gelmişti İstanbul’a, tutunmaya çalışıyordu yaşama, kendisini kabul ettirmeye, uyumlanmaya. Zordu, hem de çok zordu. Lakin çaba ederek, umudu besleyerek olacaktı. Olmalıydı. Kendi ömür gayreti, acıları, ümitsizlikten umuda kıvranışları müziklerinde lisana gelmişti. Hasebiyle da halkın sesi olabilmişti Ferdi Tayfur. Plakları kapış kapış, konserlerine yüzbinler katılıyordu. Kimisi için Ferdi Abi, kimisi için Ferdi Baba olmuştu. Arabeskin de hükümdarı ilan edilmişti.”
Bir taraftan da bu yeni müzik formuna ait tartışmalar başladığını hatırlatan Prof. Dr. Nazife Güngör, “En yeterli müzik okullarında eğitim alanlar, müziğin en kalitelisini yapanlar kitlelerden o kadar da ilgi görmezken bu yeni üslubun böylesine ilgi görmesinin nedeni neydi sanki? Müzisyenler, müzik araştırmacıları, sosyologlar, toplumsal psikologlar işin aslını öğrenmek için harekete geçmişlerdi. Pek çok çalışma yapıldı, yazılıp çizildi. Kitleleri bu derece etkileyen neydi sanki? Bu dünyadan ve de bu toplumdan birçok müzisyen gelip geçmişti. Türküler, halk deyişleri, klasik müzik, sanat müziği vs. Fakat birinci sefer bir müzik formu kitlesel seviyede ilgi görüyordu. Ferdi Baba, Orhan Baba, Müslim Baba vs. Halk sevdi bu sanatkarları. Yaptıkları müziğin sanat bedelini tartışmak çok da değerli değil bence. Oraları çoktan geçtik. Kitleleri bir biçimde yakaladılar ve kendilerine bağladılar. Bunu boş ya da anlamsız bir olay olarak kıymetlendirmek de hakikat olmaz. Demek ki kitlelerin his dünyasına girebildiler. Fakat his dünyasına girebilmek, kitlelerle bütünleşebilmek için aslında tıpkı ömür tecrübelerine sahip olmak da çok kıymetli. İşte Ferdi Tayfur’un, Orhan Gencebay’ın, Müslüm Gürses’in kitlelerce sahiplenilmesinin tahminen de en temel nedeni bu.” diye konuştu.
