Depremler sadece binaları değil, ruhları da sarsıyor!
İSTANBUL (İGFA) – Depremin maruz kalan bireylerde Travma Sonrası Gerilim Bozukluğu üzere önemli ruhsal rahatsızlıklara neden olabileceğini söz eden Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Bu şahıslar kabuslar, geri dönüşler (flashback), ağır korku, çok uyarılma ve kaçınma üzere birtakım belirtiler yaşayabilir. Uzaktan şahit olanlarda ise dert, güvensizlik, geleceğe dair belirsizlik hissi gelişebilir. Toplum genelinde yaygın bir güvensizlik ve belirsizlik hali oluşarak toplumsal seviyede kolektif travma meydana gelebilir. Toplumun genelinde kısa yahut uzun müddetli bir gerilim hali ve çaresizlik duygusu yaygınlaşabilir.” dedi.
ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİ YAŞANABİLİR
Travmaya maruz kalan yahut uzaktan şahit olan bireylerde anksiyete ve depresyon belirtilerinin yaşanabileceğini tabir eden Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Özellikle travmatik içeriklere maruz kalma, anksiyete düzeylerinin artmasına neden olabilir. Bireyler bu devirde bir gerilim hali ve duygusal zorluklarla karşılaşabilirler, bu da gerekli olduğu şartta ruhsal dayanağa olan muhtaçlığı artırır.” sözünde bulundu.
Bu süreçte bireylerin sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmesinin değerine dikkat çeken Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Duyguları bastırmak yerine kabul edip tabir etmek, duygusal güzelleşmenin temelini oluşturuyor. Günlük rutinlere bağlı kalmak, güvenlik ve denetim hissini artırırken, fizikî aktiviteler ve toplumsal etkileşimler gerilimin azaltılmasına katkı sağlıyor. Travmatik içeriklerden uzak durmak ve medya kullanımını sınırlamak, zihinsel yorgunluğu önlemede tesirli stratejiler ortasında yer alıyor. Şayet hislerle başa çıkmakta zahmet yaşanıyorsa, profesyonel yardım almakta da yarar var.” diye konuştu.
NORMALLEŞME GELECEĞE ODAKLANMAYI SAĞLIYOR
Normalleşmenin hem bireylerin hem de toplumun yaşananları geride bırakarak geleceğe odaklanmalarını sağlayacağını da kaydeden Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Uzun vadede ise, ruhsal dayanıklılığın artırılması, gelecekteki muhtemel travmalara karşı bireylerin ve toplumların daha dirençli hale gelmesini sağlar.” dedi.
